İstanbul’a yakınlığı, Trakya’nın her köşesinden ulaşım kolaylığı ile günden güne popülaritesini artıran, doğal ve tarihi zenginlikleri ile göz dolduran Kıyıköy, Trakya’daki en çok ziyaretçi ağırlayan sahil beldelerinin başında yer almaktadır.
Kıyıköy, İstanbul Mahmutbey gişelerine 140 km uzaklıkta, Kırklareli’ne bağlı bir belde. Kıyıköy’e İstanbul’dan en hızlı Çerkezköy-Saray karayolu üzerinden ulaşabilirsiniz ve yol yaklaşık 2 saat sürüyor. TEM Otoyolu’nun Çerkezköy çıkışından çıkıp, Çerkezköy yönüne devam ediyorsunuz. Bir müddet sonra tabelalar sizi Saray’a doğru yönlendiriyor. Çerkezköy-Saray arası 30 km. Saray içerisinde yine tabelalar sizi Kıyıköy’e yönlendiriyor. Saray-Kıyıköy arası da yine 30 km mesafede. Kıyıköy’e girdiğinizde sağa doğru devam edip merkeze ulaşabilirsiniz.
Saray’a gelene kadar yollarda sağlı sollu ayçiçek tarlalarına rastlıyorsunuz. Saray’dan sonra Kıyıköy’e kadar yol, orman içerisinden gidiyor. Kıyıköy’de 3 adet koy var. Her koyun girişinde tuvalet ve kabinler bulabilirsiniz.
Koylardan ilki Merkez’den sağa doğru gittiğinizde limanın yanında bulunan koy. Burada denize girmek pek tercih edilmiyor. Tahminen limandaki gemilerden kaynaklı olabilir.
İkincisi Aya Nikola Manastırı’na doğru inerken sağa kıvrılan yol üzerinde yer alıyor. İkinci koyun (ki bu ana koy oluyor) plajı temiz değil. Pek girilmesini önerebileceğim bir yer değil. Girişte zaman zaman bilet kesen görevliler görebilirsiniz. Araba başına 5 TL alıyorlar. (bu aynı zamanda Aya Nikola tarafına giriş içinde geçerli) Bu koyun en solundan Pabuç dere denize dökülüyor.
Üçüncüsü koy ise en sakin koy olan ve genelde ailelerin tercih ettiği Selvez Koyu. Sakin bir koyda konaklamak istiyorsanız mutlaka ailelerin tercih ettiği yerleri sormanızda fayda var. Selvez Koyu’nda bir büfe bulunuyor. Bu koy merkeze yaklaşık 4 km uzaklıkta yer alıyor.
Eğer tarihi bir zenginlik görmek isterseniz bir kayanın içi oyularak yapılmış olan Aya Nikola Manastırı’na gidebilirsiniz. Manastır’dan yaklaşık 3 km ileride baraj bulunuyor. Buranın manzarasını da gelmişken görmeden gitmeyin. Baraj manzaraları her zaman güzeldir. Baraja gitmek için Aya Nikola Manastırı’nın önündeki yolu bitene kadar takip edin. Sonra bir patikaya girip açık bir araziden geçiyorsunuz. Tarlaların arasından geçen yol 500 m sonra sola doğru kıvrılıyor ve orman içine giriyor. Patikayı sağınızda dere kalacak şekilde takip edin. Bir müddet sonra karşınıza dere kenarına kurulmuş bir çardak çıkacak. Çardaktan 500 m sonra ana yola çıkacaksınız. Ana yoldan sağa dönüp düz devam ettiğinizde 1 km sonra baraja ulaşıyorsunuz. Tesisin solundan yukarı doğru çıkarak manzarayı izleyebilirsiniz. Toz ve çakıldan oluşan bu yol 3 km sürüyor. Yürürken yanınızdan araba geçerse her tarafınız toz olabilir.
Kıyıköy merkezde Atatürk Parkı var. Burada sabah kahvaltınızı keyifle yapabilirsiniz. Genellikle dışarıdan gelen ziyaretçilerin güne ilk başlangıç noktası burada kahvaltı yapmak oluyor. Kıyıköy’de bol bol pansiyon bulunuyor. Merkezde yürürken çevrenize bakınmaya başlarsanız mutlaka birileri size pansiyon ayarlamaya çalışacaktır. Genelde kendi evlerini günübirlikçilere veren sakinler bunlar. Ayrıca otel olarak işletilen yerler de bulmak mümkün. Yine Aya Nikola Manastırı tarafında dere kenarında da kamp alanları bulmanız mümkün.
Kıyıköy’ün yaklaşık 20. km gerisinde Kastro mesire yer bulunuyor. Burası daha çok Çilingoz’a benziyor. Girişte ücret ödeniyor. Araba başına 6,5 TL, kamp kurmak 12 TL.
AYA NİKOLA MANASTIRI : Döneminin kaya manastırları arasında en iyi örneklerden birisi olan Kıyıköy Aya Nikola Kaya Manastırı, Kıyıköy merkezin 800 mt güneybatısında, Papuç Dere kıyısında bulunmaktadır. Aya Nikola Kaya Manatırı İmparator 6. Jüstinyen dönemine ( M.S. 527-565 ) tarihlenmektedir. Kayalara oyularak yapılan manastırın zemin katı ayazma ve şapelden oluşurken, üst bölümünde keşiş odaları yer almaktadır. Çeşitli dönemlerde eklemeler olduğunu anladığımız mağara manastır Kapadokya’daki örneklerle benzerlikler taşımaktadır. Keşişlerin gözlerden uzak hayat sürdükleri, kendi ürettikleriyle geçindikleri Aya Nikola, şifa arayan çaresizlerin de uğrak yeri olmuştur. Rus işgali sonrası Kıyıköy Aya Nikola Manastırı’nın değerli eşyalarının kaçırıldığı, bunlar arasında “Terleyen Heykel” denilen bir heykelciğin de olduğu bilinmektedir. Kıyıköy Aya Nikola Manastırı günümüzde ne yazık ki doğanın açık tahribatı ile bilinçsiz ziyaretçilerin insafına terkedilmiştir.
KIYIKÖY KALESİ ve SURLAR : Kazan Dere ve Papuç Dere arasınsda denize at başı gibi sokulan Kıyıköy merkezini çevreleyen surlar İpmarator 6. Jüstinyen döneminde ( M.S. 6.yy ) yapılmıştır. Kıyıköy kalesi Surları Bizanslılar tarafından da önemli görülerek M.S. 9-10. yy’larda çeşitli onarımlar görmüştür. Günümüzde Kıyıköy merkezine girişi sağlayan iki ana giriş kapısı ve batı duvarları ayakta durmaktadır. Doğu duvarları ise yıkılmıştır. Surların bazı bölümlerini çevreleyen savunma hendekleri tesbit edilmiştir.
Ayakta kalmayı başarmış surların yüksekliği yer yer 5 metreyi bulurken, surların kalınlığının 2,5 metreyi bulduğundan söz etmekte yarar var. Kesme taş, tuğla ve moloz malzemenin ortak kullanıldığı kale surlarının güney cephesinde gizli bir kapı bulunur. 180 merdivenle bugün limanın bulunduğu bölüme doğru inen merdivenler doğanın ve insnanın aşındırması ile eskisi gibi takip edilememektedir. Rivayet odur ki; bu güçlü doğal savunması olan kalenin içine girmeyi başaramayan karşı kuvvetler denize su almaya inen ve bu kapıyı açık unutan bir kişinin ihmali sonucu Kıyıköy’ü alabilmişlerdir.
KIYIKÖY CAMİİ : Kıyıköy merkezde bulunan cami geç Osmanlı dönemi eserlerindendir. Kiliseden camiye dönüştürüldüğü bilinmektedir.
KIYIKÖY MAĞARASI : Kıyıköy mağrası beldenin 2 km güneyinde, yörede Büyük Kurudere olarak bilinen akarsu yatağının yamacında yer almaktadır. Kireçtaşı içinde gelişen fosil-yarı aktif Kıyıköy Mağrası vadi tabanının 25 mt yükseğinde ve yamaçta yer alır. Kırmızı ve kahverengi mağra kelebekleri ve yarasalar mağranın sakinleri arasında yer almaktadır. Büyük bölümü kuru olan mağrada, yağışlarla sızıntı oluşturan cılız suların oluşturduğu küçük gölcüklere raslanmaktadır.
KIYIKÖY LİMAN HAMAMI : Yapım tarihi bilinmemekle birlikte geç Osmanlı dönemi özellikleri gösteren Kıyıköy Liman Hamamı beldeyi çevreleyen güney surları altında yer almaktadır. Günümüze ne yazık ki geri dönüşü imkansız yapı kayıplarıyla ulaşan hamam kadrine terk edilmiş vaziyettedir.
KASATURA TABİAT KORUMA BÖLGESİ : 329 hektar büyüklüğe sahip bölge Kıyıköy orman İşletme Şefliği sınırları içerisinde yer almaktadır. 1988 yılında Tabiat Koruma Alanı ilan edilmiştir. Deniz kıyısından itibaren 200 mt’ye kadar bir rakıma sahip bölge doğal hayatın devamlılığı açısından özeldir. Trakya’nın tek doğal yaşlı Karaçam meşceresi yayılış alanı olması sebebiyle özeldir. Doğal yaşam için özel bir orman eko sistemi olmasının yanında zengin bir kıyı-kumul eko sistemini de barındıran bölgenin Akdeniz Foku’nun yaşamasına elverişli bir bölge olduğu tespit edilmiştir.
KAZANDERE , PAPUÇDERE : Kıyıköy’ün iki yönden çevreleyen Kazan ve Papuç Dere’leri barındırdıkları doğal yaşam ortamı kadar, günümüzde turistik bir işleve de sahiptir. 1. Derece doğal sit alanı olan akarsulardan Kazan Deresi Kıyıköy limanının kıyısından, Papuç Deresi ise Belediye Plajı’nın ucundan denize dökülmektedir. Her ikisinin de denize döküldüğü bölümde Kıyıköy’e gelenlerin rağbet ettiği kumsallar bulunmaktadır. Her iki akarsuyun gerisinde Kıyıköy’e 2-3 km mesafede kurulu olan iki baraj, özellikle İstanbul’un su ihtiyacı için büyük önem taşır. Sazan, kefal, alabalık vb…balık çeşitliliğine sahip Kazan ve Papuç Dereleri başka hayvan türleri için de doğal bir barınma ve üreme imkanı sunar. Günümüzde sportif balık avcılığı, üzerinde sandal, kano ve deniz bisikleti gezintileri ile turistik bir başka çekim alanıdır.
KUMSALLAR : Kıyıköy’ün merkezinden başlayarak farklı uzaklıklarda, falezlenmiş kıyı şeridi içerinde kendini gizlemiş nisbeten korunmuş kumsallar bulunur.
Kazan Dere’nin denize döküldüğü kesimden itibaren başlayan kumsal ile belediye eliyle işletilen ve Papuç Dere’nin denize döküldüğü noktada yer alan kumsallar Kıyıköy’e gelenlerin en çok rağbet ettikleri kumsallardır. Belediye tarafından işletilen Papuç Dere kumsalında duş ve wc bulabiliyorsunuz.
Kıyıköy’den İğneada yönüne doğru yer yer falezlenerek denize inen kıyıların arasında gizlenmiş diğer kumsallar arasında Selvez Koyu Kıyıköy’e en yakın olanıdır. Papuç Deresi üzerindeki köprüden karşı kıyıya geçilererek bir yürüyüş yolu mesafesindeki ( 1 km ) Selvez Koyu’na ulaşılabilmektedir. Selvez Koyu’nun daha ötesinde ise kamp-karavan tutkunlarının çokça tercih ettiği, ormanla çevrili Poliçe Koyu ve Panayır İskelesi Koyu bulunmaktadır. Daha uzaktaki bu koylara Kışlacık köyü üzerinden ulaşılan orman içi yollarla ulaşılabilmektedir. Buraya gidecek ziyaretçiler yolları kaçırmamak için orman içi yollardaki uyarı tabelalarını dikkatli takip etmelidirler. Saray yolu üzerinden sapılan orman içi yollarla ulaşılan Kastro Koyu ise Tekirdağ il sınırlarında olmasına rağmen, Kıyıköy’e yakınlığı ile ( 16 km ) beldeye gelen ziyaretçilerin mutlaka görmek istedikleri özel bir doğa içerisinde yer almaktadır
İlk Yorumu Siz Yapın